İslam toplumu canlı ve hareketli olduğu dönümlerde ihtiyaçları doğrultusunda kendi meselelerini kendisi ortaya koyuyor ve yine kendisi çözmeye çabalıyordu. Bu meseleler miadlarını ve tabii ömürlerini doldurunca da yerine lüzumlu ve güncel olanlarını koyuyor eskilerini kültür deposuna kaldırıyordu. Yabancıların dışardan empoze ettikleri çözümler konusunda da son derece dikkatli davranıyordu. Değişim ile geleneğin birlikte düşünülmesi şarttır. Önemli olan bu iki sosyal realitenin bağdaştırılması ve uyum içinde işlevlerini yerine getirmelerinin sağlanmasıdır.