Ünlü şairimiz Yahya Kemal’in: “Melâmet bitti/Şarkın her yerinde.” diyerek ölümüne hayıflandığı melâmet, kim bilir belki yeni bir doğuşa layık olan bir irfan mesleğidir. “Melâmi” kime derlerdi, bilir misiniz? İyiliğini değil fakat kusurunu ve kötülüğünü açığa vurmak cesaretini gösteren yiğit insanlara!..
Bütün ömrünü iyilik ve güzellik içinde yaşadığı halde bütün iyiliklerini, bütün meziyetlerini, bütün başarılarını unutarak ve hiçe sayarak en küçük kusurunu en büyük hazla teşhir eden ve o kusuru, herkesin gözüne sokarak, herkes tarafından kınanmayı cana minnet bilen adam, melâmidir. Bütün iyiliklerini unutturmak, kendini de âlemi de kusurları ile meşgul etmeye muvaffak olmak onun için en büyük bahtiyarlıktır…
Nazarlarında en büyük kabahat, iyilikle övünmekti. Çünkü hüner iyilik yapmak değil, kötülükle savaşmaktır. İyilik az çok herkesin elinden gelebilir. Fakat kötülüğü ezmek en büyük başarıdır. Yoksa iyilik, bir riya ağından ibaret kalır ve insanlığın bütün haysiyet ve şerefi, bu ağın içinde boğulur. İyilik, gönül isteği ve alçakgönüllülükle başarılan bir ödevdir ki insana yaraşan hal, yalnız onu başarmak ve yalnız onu yaşatmaktır. Fakat kötülüğün kökünü kırmayan iyiliğin mânası mı olur? Onun için kötülüğün kökünü kırmalı ki iyilik ferah ferah yetişerek gelişsin. Yani asıl dava, kötülükle mücadeledir ve bu mücadeleyi başarmak için kötülüğün gizli açık her rengini, her zerresini en mübalağalı tiksinti ile ortaya atmak, onu hem de herkese belirtmek ve temizlenmek için çalışmak gerektir…
Melâmi bunlara derler, bu yiğit adamlara… İçyüzlerinin bütün kusurlarını açığa vurmak cesaretini gösterip bunlara karşı en büyük savaşı açan ve kazanan kahramanlara… Melâmetin hırkası, abası, postu veya tekkesi yoktur. Çünkü melâmet bir teşkilat değil bir zevktir, bir meşreptir, bir hidayettir, bir inşirahtır. İnsanın içinde doğan bir feyz ve bir kahramanlıktır. Onu yaşayanlar, yol bulmuş kimselerdir.
Dünyada en büyük sıhhat iç yüzün temizliği, en büyük istirahat vicdanın huzuru, en büyük başarı ruhu kemiren mikropların imhasıdır. Melâminin yaşatmak ve gerçekleştirmek için uğraştığı en büyük hedef budur. (Ömer Rıza Doğrul)