Dinlerde, İslam, Hıristiyanlık ve Musevilikte kadın sürekli olarak erkekten daha aşağı bir seviyede gösterilmiştir.
Oysa; pagan ve şaman dinlerindeki üretken doğa ana kavramıyla özdeşleşen kadın, tarihteki en gözde yerine bu dönemlerde sahip olmuştur. Pagan ve şamanlardan sonra gelen tek tanrılı dinlerde bu inançlar sürekli olarak alçaltılmaya çalışılmıştır…
Bu durumda temel nokta bu inançları ve bu inançlarda zirvede yer alan kadını alçaltmak, yeni dinleri yüceltmektir. Ataerkil bir sistemde bulunan dinlerde ki yani şimdiki üç büyükler, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’dı…
Siyasal dincilerin kadını yerin dibine sokmak için inanılmaz faaliyetleri tam hız devam ederken, çok değerli Atatürkçü yazar Turgut Özakman, “Cumhuriyet Türk Mucizesi” kitabında; Atamızın kadını yüceltmesini bakın nasıl anlatıyordu:
“Mustafa Kemal, istasyondan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüyordu. Onu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasında neşe ile selamlar vererek ilerliyordu… O sırada ansızın bir olayla karşılaşıyor. Milli Mücadeledeki çete giysili bir kadın Atatürk’ün yolunu keserek ayağına kapanıyor ve gözyaşlarıyla şöyle sesleniyordu.
“Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!”
Mustafa Kemal, onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının kurtuluş savaşında cephelerde çarpışmış, Kara Adile Çavuş ya da bilinen ismiyle Tarsuslu Kara Fatma olduğunu fısıldıyorlardı.
Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal bu güneşten yüzü yanmış kadını elinden tutup ayağa kaldırıyor ve ona şöyle sesleniyordu:
“Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”