2040'ların İstanbul'unda 'süper hamburgerci'ler 'uzay çağı işkembecileri' ve 'ultrasonik kokereççiler' hegemonyasında (bu nezih tadların arasına 'Mach 4 şiddetinde çiğ köfte' de katılabilir) bir pinpon dede çıkıp da 'Ah ah neydi İstanbul'un o güzelim barları?' diye hayıflanarak sizi sahaflara doğru kışkışlarsa (merak etmeyin sahaflar her zaman var olmuş ve olacaklardır çünkü yüzyılların erozyonu 'kitap' adı verilen büyük varlığın kılına bile dokunamaz) önce bu kitabın 'girizgah'ına bir göz atın. Ve 'turbo-reaksiyonlu hava metrosu'na atlayıp Beyoğlu'nu saran 200 katlı gökdelenlerin bir köşeciğine tünemiş olan Gezegen Bar'da Aslanzade Yakub Efendi'nin şerefine bir dubla rakı için. Yine merak etmeyin rakı da (sahaflar gibi) zamanı elinin tersiyle itecek kadar dayanıklıdır...
