"Oturuyor. İndirimden bir elbise almış kadın. O elbise yakıştı mı yakışmadı mı kararını verememiş henüz. Uzun bir camekan bulsun da kendine baksın da. Tetikte. Her halinden anlaşılıyor. Her an tetikte olmanın yorgunlu- ğuyla tetikte. Bilet almaya gideni izliyor. İzlerken kadının gözlerinin ta içinde dünyanın iyiliğine inanmaya direnen bir çocuk mu bir hayvan mı bir şey beliriyor. Adam nasıl kendinden bu kadar emin nasıl her şeye bu kadar hakim. Yine şaşırıyor. Böyle olmayı gerçekten ister miydim diye düşünüyor. Bilmiyor."
Bir akşamüstü istasyonda beklemenin ağırlığıyla başlayan bir ayrılık günlüklere sığar mı?
Okuyacağınız metin klasik türlerle tanımlanabilecek bir roman yahut öykü değil. Yazarının zihninden kalbinden aklından bir tren gibi doludizgin geçen hislerin mola verdiği bir istasyon bu kitap. Kim bilir belki de yazarını hayli yoran bu anlatı size huzur verir...