Beyin ile düşünüyordu insan yürekle değil. Önce eksikler tamamlanmalı çukurlar doldurulmalıydı. Yoksa mağarada mı yaşanmalıydı? Önce korkaklığı gizlemek için takınılan dürüstlük tazelenmeliydi. Kanılanlar ve inanmaktan korkulanlar lanetlenmeliydi.
Lanet yolsuzluğun yolunda olan başka insanlar tanıdık bir gün. Kayıplarıyla övünüyorlardı. Sonra sözcükler korkutmaya başladı bizi. Neredeyse konuşmak mümkün değildi. Bir dönem sustuk. Her kelime bir başlıktı. Bir dönem başlıklardan tiksindik... Bir yol bulamadığımız için kendimize lanet ettik aslında.
Tartışma konusu yaratan her şey biraz muammaydı... Bir kelime üzerine kafa yormaktansa en iyisi bulana dek beklemekti. İnanmaktan ya da kelimelere takılmaktan daha iyiydi... Yaratılış mesela. Olmak var olmak yok olmak hiç olmamak. Bu da kategorize olmaktı sonuçta: kategorisizliği seçenlerin kategorisi... Ve kategorisizlik ile beklemek arasında fark vardı. Kelimeler çok insafsızdı.
Agnostik bile olamıyorsak çok işimiz vardı. Bir şey olmak zorundalığına sitem etmek bir işe yaramadı. Bir şey olmalıydık... Adını koyamadık. Yine de isim bulanlara saygılıydık.