Eski Yunan'dan bugüne kadına yöneltilen suçlamaların hepsinde neden bunca ortak nokta bulunduğunu anlamak kolaydır; kadının içinde bulunduğu durum birtakım yüzeysel değişikliklere rağmen hep aynı kalmıştır ve kadının 'kişiliği' dediğimiz şeyi oluşturan da işte bu durumdur: kadın 'dünya kurulalı beri içinde taşıdığı niteliklerin içkinliğin kurbanıdır' kadının özünde yadsımacık vardır kadın ihtiyatlı ve eli sıkıdır kadında doğruluk ve titizlik kavramı yoktur. Kadın ahlak nedir bilmez kadın en aşağılık anlamda çıkarcıdır kadın yalancıdır oyuncudur hep kendisini düşünür... Bütün bu sözlerde doğru bir yan vardır. Yalnız bütün bu davranışlar kadının hormonlarından gelmediği gibi beyin hücrelerine doğuştan da kazınmış değildir: bunların hepsi birer kalıp halinde içinde bulunduğu durum tarafından yaratılmıştır. İşte bu açıdan bireşimci bir gözle kadının durumunu gözden geçireceğiz şimdi; bu bizi birtakım tekrarlara zorlayacak ama aynı zamanda iktisadi toplumsal ve tarihsel koşullar içinde 'kadının ölümsüz yanını' yakalamamıza izin verecek.