İnsanların birbirleriyle olan karşılıklı ilişkilerini düzenleyen ağlar kurallar âdetler yasalar sistemler değiştikçe oluşan bu yeni düzeni ifade etmek ve yönlendirmek üzere düşünsel ve dilsel çerçeveler de doğal olarak değişime uğrar. Müşterek yaşamı bir arada tutan uyumu ve uzlaşımı sağlayan bu ortak kurgular ve kavrayışlar birer amaçlar zinciri içinde toplumun rotasını yeniden çizer ve belirler.
Bir dünyayı nasıl anladığınız ve nasıl bir gelecek tahayyül ettiğinizin anahtarı önemli ölçüde bu felsefi tasavvurların akıl yürütmelerin ve "dil oyunları"nın içinde saklıdır. Anlamları kendinden menkul kelime ve kavramların insanları nereye götüreceği belli olmayan ve bir bakıma zaman kaybına gevezece polemiklere neden olan gelişigüzel kullanımındansa toplumun tüm dokularına nüfuz etmiş ve kökleşmiş günlük yaşamda karşılık bulmuş kavramlar ve terimler hazinesini modern çağın felsefi tasavvuru dilsel ve söylemsel pratikleriyle birlikte ele almak en doğru yol olarak gözükmektedir. Nitekim birçok önemli Batılı düşünürün aynı zamanda filolog olması ve böyle bir yol izlemesi boşuna değildir.
İşte Rıza Tevfik'in Mufassal Kâmûs-ı Felsefe'si de böyle bir amacı güderek felsefi kavramlara Türkçe karşılıklar bulmak üzere hazırlanmış bir eserdir. İlk Türkçe felsefe sözlüğüdür. Fransızca olarak verilen kavramın sadece Türkçe karşılığı verilmekle kalmamış Yunanca Latince Arapça Farsça İngilizce İtalyanca karşılıkları da verilmiş etimolojisi ve ilk kez hangi filozof tarafından kullanıldığı da belirtilmiştir.
Hilmi Ziya Ülken'in "Felsefe terimlerinin sıcaklığına ve harîmine nüfuz onun sayesinde mümkün oldu" dediği "Kâmûs" Türkiye'de felsefeyi yerleştiren Cumhuriyetin ilk dönem felsefecileri için temel bir kaynak olmuştur. Demokritos Sokrates Platon Aristoteles St. Augustinus Albertus Magnus Descartes Spinoza Kant Hegel Mill Nietzsche ve Bergson'dan Farabi İbn Sînâ Gazali İbn Arabî Taftazânî Cürcânî ve Taşköprîzâde'ye kadar Doğu'nun ve Batı'nın klasiklerine yetkin ve zihin açıcı referanslarla hazırlanan bu sözlük tamamlanmamış olsa da kültürümüze özgü kurgusuyla son derece özgün ve ilgi çekicidir.
Düşünce ve gerçeklik arasında kopmaz bir bağ olduğu düşüncesiyle "temelsiz" ideolojik ve dogmatik saplantılara kapılmadan mevcut tüm kavramsal zenginliklerden yararlanarak kendi kavramlarını oluşturabilecekse felsefe dünyamız Kâmûs bunun için değerli bir perspektif ve katkı sunmaktadır.