Olson kitabında 2007-2009 yılları boyunca Türk devleti tarafından Kürt milliyetçiliğini yönetmek için kullanılan araçları tanımlamakta ve silahlı kuvvetler sağ kanada mensup muvazzaf ve emekli askerler gazeteciler akademisyenler ve örgütlü suç türlerinden oluşan Ergenekon gibi gizli örgütler; yargı medya itirafçılar ve devlet kaynaklarını içeren bu devlet yönetimine PKK ve DTP'nin verdiği tepkileri analiz etmektedir.
Devletin Türkiye'deki milliyetçi hareketleri yönetme çabası aynı zamanda Ankara'yı İran Suriye ve Irak'la daha iyi ilişkiler kurmaya zorladı. Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle (KBY) ilişkileri geliştirmek bilhassa 2008 ve 2009 yıllarında Türkiye için önem kazandı. Bu kitap 29 Mart seçimleri ve ele alınan dönem boyunca Türkiye'nin Kürt milliyetçi hareketleri yönetme araçlarının ne ölçüde başarılı olduğu ve bunun Türkiye'deki Kürtler ve Türkler Türkiye ve Irak Türkiye ve KBY arasındaki ilişkilerin geleceği açısından neye işaret ettiği ve bu ilişkilerin daha kapsamlı Ortadoğu siyasetine etkileri üzerine bir analizle sona ermektedir.
Yazar Türkçe baskıya yazdığı önsözde ''Türkiye'de devlet yetkilileri anlaşılan DTP'yi kapatmanın Türkiye içindeki Kürt milliyetçi hareketlerini yönetme ve Irak ve Türkiye'de PKK'yi tasfiye etmelerinde yardımcı olacağını düşündüler. Ancak bu tür beklentiler gelişen Kürt bilinci kimliği ve milliyetçiliğini ve de Kürtlerin giderek büyüyen hoşnutsuzluğu ve Türk toplumundan yabancılaşmalarını hafifletmede de sorunlu görünüyor. 2009 yılı sonunda önümüzdeki on yıllarda da Kürtler ve Kürt milliyetçiliği ile Türkler ve Türk milliyetçiliği arasındaki mücadelenin ihtilaflı ve çatışma dolu olacağı anlaşılıyordu'' diyor.