“Karanlığın içinde iki kırmızı göz bebeği. Bazen elinizdeki tek şey budur. Geceleri, eğer tüm ışıklar kapalıysa, sahip olduğunuz tek şey koyu karanlığın içinden size bakan iki kırmızı göz bebeğidir.”
Susie, İrlanda’dan kalkıp kendine Japonya’da yeni bir hayat kurar. Gayet de mutludur. Ancak günün birinde mutluluğu, eşi Masa ve oğlu Zen’in bindiği uçakla beraber okyanusa çakılıverir. O günden sonra yaşayan bir cesede dönüşen Susie bütün öfkesini biriktirip biriktirip Sonny adlı ev robotuna kusar.
Sonny’nin mühendisi Masa’dır. Masa bu robotları insan hayatını kolaylaştırmak üzere tasarlamıştır. Ancak Susie’ye göre onda ters giden bir şeyler vardır. Sussie yarı ölü bir şekilde yas tutarken günün birinde kulağına kara kılavuz diye bir şey ilişir. Ev robotlarını yeniden programlayarak onları insanlık düşmanı birer silah haline getireceği düşünülen kara kılavuz, başta Sussie olmak üzere herkesin başına bela olur.
Colin O’Sullivan, bu romanında robotlar üzerinden insanın karanlık yanına bakar. O karanlığın içinde yarım kalan aşklar, kariyer hırsları ve büyük paralar vardır.
Peki insanlık düşmanı olan robotlar mıdır, yoksa yine insanın kendisi midir?