Uzunca bir süredir devam eden hastalığı gün geçtikçe umudunu köreltiyordu Cemile'nin. Artık yüzünün rengi solmuş gözlerinin feri gitmişti. Ağaran saçları ise canlılığını kaybetmiş sanki mısır püskülünün son demleri gibiydi. Cehresine çöken ağırlık nedeniyle olsa gerek alnındaki kırışıklıklar ve göz kenarlarındaki kaz ayakları sanki tomruk görünümünde oluklar meydana getirmişti. Yanaklarının içe doğru çökkünlüğü Cemile'ye âdeta ihtiyar bir insan görüntüsü veriyordu...
Portakal çiçeklerinin arasında limon kokulu bir dünyada rüya gibi bir yaşamın gün be gün karanlığa gömülüşünü anlatan eşsiz bir hikâyedir;