Bilim tarihi tekerleğin icadını önemli bir mihenk taşı sayar. Uygarlaşma süreci tekerleğin dönmesiyle başladı diye kabul edilirse binlerce yılda alınan yol "Az gittik uz gittik; dere tepe düz gittik" tekerlemesinden başkasına tekâbül etmiyor. Bu süreçte Uygarlık en acımasız silahları icat etti merakından yerin altını üstüne getirdi bir umutla Uzay'a gitti canlıların DNA'sıyla oynandı internet adıyla başlayan bir küresel iletişim ağını kurdu; buluşların keşif ve icatların yeniliklerin ardı arkası kesilmedi. İnsanlık artık yeni bir buluşun beklentisiyle her sabah uyanıyor ve gözlerini muhteşem bir hülyanın hevesiyle açıyor. Ne yazık ki her şeyin keşfi yapılırken bütün bunların merkezinde duran yaşam dramının biricik oyuncusu henüz keşfedilmediğinin farkına dahi varmıyor.
Nedir yüzyıllar boyu birey ötekileşmekten zaman bulup "Ben buradayım işte insanım" demek fırsatını bulamamıştır. "Ecco Homo" demenin zamanı geldiğindeyse karşısına Uygarlık tarafından çıkarılan adına "sosyal siyasal gerçeklik" yahut "modernleşme - teknikleşme" biçimindeki dayatmayla sus pus kalmaktadır. "Keşfini Bekleyen İnsan" işte bu öykünün sosyal bilimler ve siyaset felsefesi açısından bir irdelemesidir. Kitap İspanyol filozofu Ortega ile Türk sosyolog-düşünürü Topçu arasındaki benzerliklerden yola çıkarak bireyi ele almakta onu geleneksel yapı içinde tanımlamaktadır.