EL-HAYY İSMİNİN TECELLİSİ OLAN 'SU'DA HAYAT VARDIR
KEŞKÜL DERGİSİ'NİN 43. SAYISI: SU
“… Su, bu asırda petrolden daha önemli olacak. Orta Doğu’daki gelecek savaş politik sebeplerden değil su yüzünden çıkacak …”; “Temiz su için amansız rekabet, gelecekte çatışma ve savaş sebebi olabilir.”; “… 21. yüzyılın savaşları su için yapılacak …”...
Bunlar dünyayı yönetme hakkını kendinde bulan, türlü oyunlarla kaosa sürükledikleri ülkeleri barış götürüyoruz diye işgal eden, milyonlarca insana zulmedip milyonlarcasını da katleden kirli adamların temsilcilerinin sözleri... Gelecekte bir su savaşının çıkmasından o kadar endişe etmekteler ki, Suriye'de, Myanmar'da, Irak'ta ve silah zoruyla sömürdükleri, fakir bıraktıkları pek çok ülkede özellikle de Müslümanlara yapılanları göremeyecek kadar meşguller. Afrika'da insanların susuz kalması onların sorunu değil çünkü dünyadaki su kaynakları kendi kendine hızla tükeniyor. Ama gerçek böyle mi?
el-Hayy isminin tecellisi olan suda hayat vardır. Canlı olan su diğer canlıların da canlı olma sebebidir. İslâm şehri su ile ayrılmaz bir bütünlük içinde yaşar. Bu şehirdeki su, seküler tasavvurun anladığı mânâda sadece beşerî ihtiyaçları temine yarayan işlevsel bir öğe değildir. Allah’ın lûtfettiği hayatın kaynağı olarak bir inayet-i Hakk ve bir tecellidir aynı zamanda.
Sûfîler suyu, Hak’tan akıp gelen feyze, berekete, nimete, ilme, ma'rifete ve kalbin manevî hallerine benzetir ve suyun temizleme özelliğine bilhassa vurgu yaparlar. Su bir şifa kaynağıdır, maneviyat suya sirayet eder. Bu sebeple ki suyun bir hafızasının olduğu ve bilgiyi taşıdığı gerçeği bilim için yenidir, sûfîler için bu, hep bilinen bir gerçek olmuştur. Bu yüzden maddî manevî hastalığı bulunanlar, her dâim mânânın sirâyet ettiği sudan şifâ bulmuştur, bulmaya da devam etmekteler.
Evvelce 16. sayısını da 'Su'ya ayıran Keşkül Dergisi, 43. sayısında da Allah (c.c.)'ın "Su ile her şeye hayat verdik.” buyurarak işaret ettiği 'su'yun derûnî mânâsına doğru yeni bir yolculuğa çıkarıyor okuyucusunu.
Ecdâdımızın Fahr-i Kâinât Efendimiz ve sahâbîden tahsil ettiği suya hürmeti, insana ve mahlûkata şefkat şiârıyla Allah (c.c.)'ın rızasını umarak eşsiz hizmetlere dönüştürmeleri bu sayıda etraflıca işlenmiş. Suların Efendisi Zemzem, Peygamberler ve su ile ilgili mucizeleri, Âb-ı Hayat, Sûfîlerin suya bakışı, Suyun aklı, dervişin zikri, Mimar Sinan Su Yolları, Ayn-ı Zübeyde... Ve Suyun aşkı, Kerbelâ...
43. sayının kıymetli yazarlarından Prof. Dr. Sadeddîn Ökten'in belirttiği gibi: "İslâm tarihinde Evlâd-ı Rasûl’ü susuz bırakarak bunaltmaya çalışanlar ölümün ve hayatın sadece Rabbü’l-âlemin’in elinde olduğunu unutmuş görünüyor. O meydanda susuz kalarak dünya hayatına veda etmiş olanlar, bugün ve eminim ki ilerideki zamanlarda hatıraları ve muhabbetleriyle herkesten daha diri olarak tâbe kıyamet yaşayacaklardır."
Daha pek çok güzel konunun işlendiği Keşkül'ün 43 sayısındaki yazarlardan bazıları: Prof. Dr. Sadeddîn Ökten, Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Prof. Dr. Mustafa İsmet Uzun, Doç. Dr. Ahmed Sacid Açıkgözoğlu, Dr. Esra Kırsever, Belkıs Kılıçkaya, Ali Tunç,...