“Parmağının ucuyla arkaya attığın
saçlarının sonbaharına düştüm
elimi tut, yalnızlığımı okşa
gözünün izi kalsın gözümde…
Aynadaki sûretine sar beni
Gamzende açan kır çiçeği
üzerinde idi acılarım
sen rengini kokladın
ben kokusunun rengini…
Sonbahar akşamına sar beni
Seni hangi ömrümle sevdiğimi
bir güz yağmurları bildi
bir de saçlarına düşen sonbahar
kahve falına resmini kim çizdi?
Üşüdüm yağmuruna sar beni
Hasretime vaha, çölüme serap ol
kendine başka anlam bulsun intihar
son istasyonda beklerken ömrüm
seni sevdim, ne söylesem, hepsi inkâr
Giderken, elvedana sar beni”