Kırk, şairin dördüncü kitabı. Tekâmül yürüyüşünde artık durduğu yeri bilen bir sesle yazılan şiirler var karşımızda. Durduğu yer, insanın ben olma hikâyesinin, biz olmaya evrildiğini anladığı anda oluşan bir evren. Kişinin kendi bütünlüğünü kurtarabilmesinin ise ancak gölgeleriyle yüzleşerek ama onlarla çarpışmadan, sadece akıp gideni anlamaya çalışan bir teslimiyetle mümkün olduğunu işaret ediyor. Şair, Kırk’ta, denizi kışkırtan gemilerin karşısına, şiirini koyuyor.
sahip bir ad vermedin hala sırtımdaki mühre
bu eşkalsiz zamanı daha ne kadar taşımalıyım
çile katından mı bu kusur bu bulaşık öğe
benzedikçe size göğe benzemiyor yüzü artık çocukların