“Taşra hayatının bir özelliği de sır saklamaktır. Bâhir Hoca: “Saf adamların itikatlarını bozmamalı. Onlara ilmî hakikatlerin lüzumu yok. Sakın marpucu kurbağalara gösterdiğimi kimseye söyleme! Varsın, nefes ettim diye bilsinler” dedi. Ben, bu sırrı ağzımdan hiç kaçırmadım. Bütün kasaba halkı hocanın nefes kerametini işitti. Hatta Bektaşiler de buna şahitti. Doktorun bile şüpheleri yavaş yavaş gevşedi, eridi. Bâhir Hoca’nın bir üfürüşte kurbağaları susturduğundan bahsedildiği vakit, zavallı boynunu büküp “Dünyada ne kadar meçhul var. İlmimiz bu meçhulün yüz milyonda biri bile değil!” der, o her vakit ki şuh
kahkahasını atamazdı...”