Latife Hanım… Tanıdığımızı sandığımız ama aslında birkaç kare resmin içine hapsedilmiş bir kadın. Çankaya’nın uzun süren sofralarından hiddetle kalkan, Köşk’e ve Mustafa Kemal’e nizam vermeye çalışan, “kiminle evli olduğunu bilmemek”le “suçlanan”, baskın ve otoriter bir karakter.
Oysa bu fotoğraf, Uşakizade Latife’nin sadece bir yönü. Yirminci yüzyılın başında beş dil bilen, Sorbonne’da hukuk ve siyasal bilgiler tahsil etmiş, Fransız gazetelerinden takip ettiği Milli Mücadele’ye inandığı için, Fransa’da kalan ailesine rağmen işgal altındaki İzmir’e dönen bir kadın o. Genel kültürü ve cesareti ile etkilediği Mustafa Kemal’e evliliği düşündüren, genç Cumhuriyet’in kadınları için model olan biri. Ayrılıktan sonra, tam elli yıl boyunca susan ve sadık kalan bir eş, yaralanmış bir kalp…
Gazeteci yazar Fatih Bayhan uzun araştırmalar neticesinde, roman/belgesel tadında kaleme aldığı Latife Hanım’ın Kâğıtları/Açılan Sanduka’da bilinmeyen bir Latife Hanım portresi sunmakla kalmıyor; ailenin bugün hayatta olan üyelerinden birinci elden edindiği bilgileri ve Latife’nin sandukasından çıkanları paylaşıyor. Son yıllarını geçirdiği ev, kullandığı eşyalar, gelinliği ve özel aksesuarlarına dair bir albümle zenginleşen kitapta Latife Hanım’ın şimdiye kadar bilinmeyen mektupları, terekesinden çıkanlar, fikir ve ruh dünyasının ayrıntıları açığa çıkıyor.
• Latife Hanım Yunanlılar tarafından neden casuslukla suçlandı?
• Fransa’da eğitim alırken işgal altındaki İzmir’le ilgili nasıl bir rüya görüp yurda döndü?
• Zübeyde Hanım’ın onu istemediği doğru muydu?
• Köşk’teki bazı zevat tarafından neden sevilmedi?
• Evliliği ve ayrılığı Türk ve dünya basınında nasıl yankı buldu?
• Terekesinden hangi kitaplar çıktı?
• Mektuplarının satır aralarında neler vardı?
Latife Hanım’ın hikâyesinde bir devrin panoraması saklı!