Türkiye büyüyor, yani insan sayısı artıyor. Sorunlar da Türkiye’yle birlikte büyüyor. Sorunları karşılamak için para lazım. Ama para kaynakları tükeniyor. Borç almakla, mal satmakla olmuyor. Ben, şöyle sağlam, verimli kaynaklar bulmalı, diyorum. Bu konudaki çalışmalarıma da “Marjinal Vergilendirme Teorisi” adını verdim.
Bu teoride “Anâsır-ı Erbaa” yani dört ana ögeden esinlendim. Kömürden, petrolden, elektrikten, yani ATEŞ’den vergi alıyoruz. SU’dan vergi alıyoruz. TOPRAK’tan da vergi alıyoruz.
Niçin HAVA’dan vergi almayalım?
Ülkemizde her gün, her saniye seksen milyon kişi soluklanıyor. Ev kadını soluklanıyor, sporcular soluklanıyor. İşveren, işçi soluklanıyor. Öğretmen, öğrenci, memur, emekli, balıkçı, kaportacı, hatta dilenci… herkes soluklanıyor. En çok soluklanıp havayı en çok tüketenler, şarkıcılar ve politikacılar…
Şimdi efendim, soluk başına küçük, çok küçük, mesela 0.001 lira vergi alsak... Kimsenin ruhu duymaz. Tabii şarkıcıdan, televizyon spikerinden, her Allah’ın günü gecesi boyuna nutuk atan politikacıdan daha çok... Buna “Hava Tüketme Vergisi” (HTV) adını verdim. Mükellefin günlük ortalama soluk sayısına göre de yıllık HTV’yi kabaca hesapladım. HTV geliriyle kaynak ve bütçe sorunu ortadan kalkar, büyüklerimiz de istedikleri yere istedikleri köprüyü yapabilirler...