Bu kitap Heidegger’in hakikat anlayışının zaman/sallık ile ilişkisini kurmayı hedeflemektedir. Hakikate ilişkin her tasavvur açıkça ya da değil bir zaman anlayışı üzerinde temellenir. Heidegger düşüncesinde hakikat kavramı varlık kavramı kadar önemlidir ve epistemolojinin ötesinde ontolojik bir anlam taşır. Düşünürün hakikat için kullandığı kavram aletheia/Unverborgenheit’tır ve açığa çıkmışlık, gizlilikten çıkma anlamlarına gelir. Heidegger, bütün hakikat kuramlarının uğramadan geçemeyecekleri tekabüliyet olarak hakikatin ancak, öncesel olarak aletheia anlamında bu açığa çıkmışlık zemininde olanaklı olacağını söylemektedir. Bu tavrıyla o, tekabüliyet olarak hakikati yadsımaz ancak dünyanın daha ilksel ve zengin ifşa olmuşluğunu önermelere sıkıştırmak suretiyle daralttığını düşünür. Bu çalışma tekabüliyet anlamındaki hakikat tasavvurunun ancak aletheia olarak açığa çıkmışlıkta mümkün olduğunu savunmaktadır. Heidegger, insanın gündelik yaşamına bir şimdiler dizisi olarak sızan zamanın geçmiş, gelecek ve şimdinin geçişli yapısı ile karakterize olan ekstatik-ufuksal bir zamansallıktan türediğini iddia eder. Çalışmamızda Heidegger’in aletheia olarak belirlenen hakikat anlayışının onun orijinal zaman dediği ekstatik zamansallıkta köklendiğini, tekabüliyet anlamındaki hakikatin ise ekstatik zamansallığın bir düzleştirilmesi olan ve şimdi’nin ardışıklığında sonsuza uzanan geleneksel zaman tasavvurunda olanaklı olduğunu savunmaktayız.