Medyasenfoni, güncel hayatın içinde bir programlayıcı, bir denetleyici, bir karmaşa unsuru olarak var olan medyayı, komplo teorilerini, enformasyon ağlarını kahramanlar ve kurbanlar aynasında (ve bir kaygı etrafında) görünür kılmaya çalışıyor. Bazen son derece gerçekçi. Bazen bir rüya gibi girift. Bazen Kafka’nın bir figürü gibi tuhaf, tedirgin edici. Bazen ironik. Bazen hayâli ve karmaşık… Bir farkındalık, bir uyarı, bir yalnızlık, bir tedirginlik atmosferi içinde Türkiye’nin bu cepheden bir temsilini yansıtıyor.
Medyasenfoni, komplonun ve şiddetin kirine bulaşan medyanın endam aynası. Bu aynada hainler kahraman, kahramanlar hain. Esas kurbansa seyirciler.
Roman gerçek ile rüyanın iç içe geçtiği bir vadide akıyor. Yazar bu iç içe geçmişliği bazen gündelik dilin yalınlığında, bazen ironik bir dil üzerinden, bazen de bilincin derinliklerinden anlatıyor. Kelimelerden ortaya çıkan, son on yılın “kurgusal haberleri” ve bu prizmadan yansıyan Türkiye fotoğrafı.
Yaşarken pek farkına varmadığımız şeyleri, bir uyarı, bir yalnızlık, bir tedirginlik atmosferi içinde anlatan yazar; şiirin durağanlığını ve şiddetin hızını büyük bir ustalıkla harflerine yoldaş ediyor.