İnsanlığın ilk yazılı kültürünü ortaya koyan Sümer tabletleri mitolojiye gömülmüş olsa dahi evrenin, yeryüzünün, insanlığın ve kültürün tarihi üzerine kapsamlı ve sistematik düşünceler geliştirmişlerdi. Bu çaba, insanlığın yazılı tarihinin bilinen en eski entelektüel uğraşılardan birisi olup günümüze dek canlılığını koruyarak devam edegelmiştir. Modern dönemde de bu çaba; Friedrich Hegel, Karl Marks, Fernand Braudel ve Immanuel Wallerstein gibi önemli entellektüellerin ve tarihçilerin ana çalışmalarının temel motivasyonlarından birisi olmayı sürdürmüştür. Modern düşünürlerle Sümerli düşünürler arasında dört-beş bin yıllık bir zaman aralığı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda; her ne kadar evrenin, yeryüzünün, insanlığın ve kültürün tarihi üzerine düşünmek ortak motivasyon olsa da konuyu ele alış tarzı ve yöntemi Sümerlerden günümüze radikal şekilde değişmiştir. Sümerler’deki konuyu açıklamaya dönük çabanın temel direkleri olan An, Enlil ve Enki gibi kurucu-tanrıların yerini modern dönemde Dünya, medeniyet, dünya sistemi ve merkezi uygarlık gibi kurucu-kavramlar almıştır. Yine Sümerlerin meseleyi ele alırken kullandığı temel alet çantaları olan din ve mitoloji de modern dönemde yerini bilim ve felsefeye bırakmıştır.
Bu kitabın amacı, Sümer geleneğini sürdürerek dünya tarihinin mekân politiği çerçevesinde okunmasının mümkün olduğunu gösterebilmektir. Bu amaçla kitabın birinci bölümünde, dünya tarihini mekân politiği odağında ele alan bir kavramsal ve teorik düzlem inşa edilmeye çalışılacaktır.