1761'de İsviçre'nin bir köyünde ufacık tuhaf görünüşlü Marie adında bir kız doğacak. Büyüdüğünde kendini Madam Tussaud'ya dönüştürecek bu minik kız ailesinin ölümünden sonra sıradışı bir balmumu heykeltıraşının yanında çıraklık edecek ve böylece yolu zorba bir dul ve onun sessiz solgun oğluyla tanışacağı Paris'in biçimsiz sokaklarına düşecek.
Marie yeni dostlarıyla birlikte harabe durumdaki bir oteli balmumu büstlerin sergilendiği bir salona dönüştürecek ve bu sergileriyle bir sansasyon yaratırken sanatsal becerilerinin ünü de gittikçe yayılacak elbette. Hatta Versailles Sarayı'na bile çağrılacak Marie Antoinette'e danışmanlık edecek prenses doğum yaptığı sırada onun hayatını da kurtaracak. Hem de saray duvarlarının dışındaki Paris devrim ateşiyle keşmekeş içindeyken.
Edward Carey'nin Devrim Paris'inde hem kraliyet yanlıları hem de radikallerle ahbaplık eden hırslı bir vizyoneri efsanevi Madam Tussaud'yu anlattığı Minik sanata sınıf çatışmasına iradeye ve sevdiklerimize nasıl tutunduğumuza dair gösterişli geçit törenlerine benzeyen cazibeli bir roman ve çarpık dehşetli sürükleyici bir hikâye.