Moğollar tarih sahnesine çıktıkları andan itibaren kendi törelerini meskûn dünyanın dört bir yanına yaydılar. Haklarında üretilen efsaneler, çoğu zaman gerçekleri geride bıraktı. Hemen hemen tüm Orta Çağ devletleri, bir defa dahi olsa Moğol korkusunu iliklerine kadar hissetmiştir. Onların tarihte bıraktıkları bu derin iz, haklarındaki araştırmaları da bollaştırdı. Bu hususta klasik tarihçilerin sayısız kayıtları bulunmasına rağmen ilk modern çalışma Abraham Constantin Mouradgea D’ohsson tarafından 19. yüzyılda yapıldı. D’ohsson’un çalışması kısa zamanda büyük ilgi gördü ve birçok dile çevrildi. Klasik ve modern tarihçiliğin arasındaki ince çizgide duran bu çalışma, Moğol tarihi üzerine yapılan tüm çalışmalar için temel yapıyı teşkil etti. Kitap, Osmanlı entelektüel çevrelerinin de dikkatinden kaçmadı ve Mustafa Rahmî tarafından Türkçeye tercüme edilerek İstanbul’da neşredildi. Eserin yazımı üzerinden neredeyse 2 asır geçmiş olmasına rağmen, gerek kaynaklara nüfuz edişi gerekse orijinal malzemeye hâkimiyeti bakımından geçerliliğini hâlâ korumaktadır. Türkiye’nin önde gelen Moğol tarihi uzmanlarından Prof. Dr. Ekrem Kalan tarafından günümüz Türkçesine aktarılan ve titiz notlarıyla okuyucunun dikkatine sunulan bu kitap; Orta Asya, Orta Doğu, Hindistan, Deşt-i Kıpçak, Doğu Avrupa ve Uzak Doğu çalışmalarında hâlâ en önemli kaynaklardan bir olma özelliğini koruyor.