“Onları dinlerken yaşamın içinde derin gezintilere çıkıp sayısız bağlantılar kurdum.
Sevginin ve barışın uzak olmadığı düşüncesinden zamanı birlikte kaldırdık. Teoman Kumbaracıbaşı’yla, ölmezlik otunun peşine düştüm, Bazua keçilerine dokundum Ersin Alok’la, Uğur Batı anlatırken Itri Dede Efendi’yle ruhum büyülendi, İnce Memed’le dağlarda umuda koştum. İsmet Yazıcı, yazının yolculuğundan saklı levha insana götürdü beni. Yaratıcılığın cesaretli mabedine indim Didem Çapa’yla. Beyoğlu’nun nefes kesen yokuşlarında sokak kapılarını araladım Nurhan Acun’la. Sibel Sicimoğlu, çocukluğumun Ayşegül’üyle ne güzel buluşturdu yıllar sonra gerçekliğimi. Hayata ve mutlu anlara dokundum Yasemin İnceoğlu ile, İstanbul aşkımı hatırladım İlham Gencer İstanbul’u bestelerken, Şifacı doğa anayla tanışıp toprağın bilgeliğine götürdü beni Meltem Kurtsan. Bager Akbay’dan robot şair Deniz Yılmaz’ı dinlerken Rönesans insanının geri dönüşüne tanıklık ettim. Bu zamansız bellekteki tüm isimler de birer Rönesans insanı. Öyle ki onları dinlerken sayfalarca kitap okumuş gibi oluyorsunuz…”