Müslüman kadınların erkeklerden kaçmasını Batılılar öteden beri dillerine dolamış iken, son zamanlarda bu âdet, Doğuluların da hoşuna gitmemeye başladı. Bizim kadınlarımız da Batılı kadınlar gibi olsa, erkeklerle beraber bir arada yaşasa, evlerde kapanıp kalmasa da iş hayatına girse gibi temenniler çokça duyulur oldu.
Musa Kâzım Efendi hocamız, “Sırat-ı Müstakim” adlı makalelerinde bu gibi isteklerin makul olmadığını söylediler.
Vaktiyle Mısır’da da aynı mesele münakaşa edilmiş, Meşrutiyet’in aleyhinde, lehinde yazılar yazılmıştır. Muhaliflerin en şiddetlisi Kasım Emin Beyefendi’ydi. Bu zât, El-Meretü’l-Cedîde ve Tahrîrü’l-mer’e isminde iki eser neşretti. Tabii ki ağır mukabele gördü. Biz, Ferid Vecdî’nin müdafaasını görmüş, hatta tercüme etmiştik; yalnız matbuatımızın o zamanki hâli böyle içtimâî bir eseri neşre uygun olmadığından, hürriyet devrinin gelmesini beklemiştik.
Hamdolsun, o devir geldi; “Müslüman Kadın”, Sırat-ı Müstakim sahifeleri üzerinde sıra ile neşredilerek tamamlandı.
Muhterem okurlarımız, eserin değerini hakkıyla takdir etti. Ayrıca kitap şeklinde basılması birçok kesimden tekrar tekrar teklif edildi. Biz de o teklifleri kabul ettik.
Tevfîk-i Hakk sâyesinde bu kitap meydana geldi.
Mehmed Âkif Ersoy