Kentin yüksekçe bir yerinde uzun bir kaidenin üstünde Mutlu Prens'in heykeli duruyordu. Tüm vücudu incecik altın yapraklarla kaplanmıştı. Gözlerinin yerinde bir çift gök yakut ile kılıcının kabzasında kocaman bir kırmızı yakut parlıyordu.
Herkes heykele hayrandı. Sanat zevkiyle ünlenmek isteyen kentin belediye üyelerinden biri "Bir rüzgar gülü kadar güzel" dedi sonra insanların kendisini zevksiz sanmalarından korkup -ki aslında pek zevksiz sayılmazdı- "Tabii pek işe yaradığı yok" diye ekleyiverdi.