Hanif Türk-Gök Millet kitabımı yayımladıktan sonra o kitabın tezlerini izah etmek maksadıyla kaleme aldığım yazıları ve sunumları ihtiva eden bu metin, Hanif Türk II başlığı ile de yayımlanabilirdi. Fakat kitabın Nübüvvet Tarihi Ekseninde Türk Tarih Tezi başlığı ile yayımlanmasının maksadımı anlatmak bakımından pek çok imkân sağladığını düşünüyorum. Amacım Türk tarihini nübüvvet tarihi ekseninde okumayı mümkün kılan paradigmayı yahut metodolojiyi belirlemek ya da inşa etmektir.
Arapların-Yahudilerin kendi atalarını Sam’a bağlayarak insanlık tarihini SAMİCİLİK ile izah ettikleri görülmektedir. Böyle bir anlayış, Arap-Yahudi-Ermeni-Rum kavmiyetçiliğini beslemekte, bu yaklaşımla Türkler nübüvvet bilmeyen, pagan, atasız bir kavme dönüşmekte, bütün insanlık için anti-Türk ya da Türksüz bir tarih inşa edilmektedir.
Tarihte Haniflerin sadece Arap Yarımadası’nda bulunduğu fikriyle hareket eden Samici yaklaşımlara karşı Hanif Türk paradigması, Hanifliğin Türk kavimleri arasında 15.000 yıllık bir süreçte benimsenmiş bir din olduğu tezini savunmaktadır. Türkler tarih boyunca insanlığın gördüğü peygamberleri izlemişler ve inançlarını onların tebliğlerine göre yeniden gözden geçirmişlerdir.
Hanif Türk paradigması herkesin Türk addedilmesi gibi bir ülkünün peşinde değildir. “Töreli toplum” seciyesini esas almaktadır. Türk olmanın şirk koşmadan Allah’a iman etmekle ilişkisi Orhun Yazıtları’nda da görüldüğü üzere “tek Tanrı=Hanif” inancının insanlığa ilan edilmesine dair ikrarda görülmektedir. Tarihten Türk milleti çıkarılamaz. Türk, geri dönecektir.