"Yeşil başörtüsü başında bu nurlu karanlık içinde bir hayal gibi hareket ederek Kur'an'ını aldı ve pencerenin kenarına geniş sedire oturarak titrek ve ince sesiyle tilavete başladı. Annemi bir meleğe benzetiyordum. Nurlu bir zambak aydınlığıyla parlayan dudaklarının kımıldamasına bakarak.. O görülemeyen melaike kanatlarının saçlarıma annemin şimdi Kur'an tutan ince parmaklarıyla okşadığı sarı ve çok saçlarıma dokunduklarını hisseder gibi oluyor ve dalıyordum."
Ömer Seyfeddin