1900 yılında yayımlanan Oz Büyücüsü yazarı L. Frank Baum'un ifadesiyle "merak ve eğlencenin korunduğu kederin ve kâbusların dışarıda bırakıldığı modern bir masal" olmayı amaç edinir. Amerikan edebiyatının ilk masalı olarak görülen eser 1890'ların Amerika'sındaki ekonomik politik ve toplumsal durumun sembolik bir alegorisi olarak değerlendirilir ve Batı'daki çiftçilerin durumunu dönemin altın piyasasını ve İç Savaş'tan sonra çalışamayıp ekonomik sorunlar yaşayan işçileri sembolize eden unsurlar taşıdığı ileri sürülebilir. Söz konusu alegorik özelliği ve hayali öğeleriyle hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden bu klasikleşmiş eser bir kasırgaya kapılan küçük Dorothy ile köpeği Toto'nun Kansas'ın uçsuz bucaksız çayırlarından fantastik Oz Diyarı'na uzanan yolculuğunu ve bu serüvende edindikleri sıra dışı dostları anlatır. Çıktıkları zorlu ve tuhaf yolculukta Korkuluk beynini Teneke Adam kalbini Aslan da cesaretini ararken Dorothy'nin tek istediği Kansas'a teyzesiyle eniştesinin çiftliğine geri dönebilmektir. Ne de olsa insanın evi gibisi yoktur...