Siyasal özerklik tartışmalarında boğulmak yerine, yerel yönetimlerin özerkliğini gündeme taşıma iddiasını ortaya koyan bir kitap… Siyasal özerklik ile yerel yönetimlerin özerkliği aynı mıdır, yoksa birbirinden farklı şeyler midir? Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Kürt sorununun çözümüne katkı sunar mı?
Özerklik meselesi, Türkiye’de çokça tartışılan ama bir o kadar da karıştırılan bir kavramdır. Bu karışıklığın iki kök nedeninden söz edilebilir. Nedenlerden biri, özerklik ile merkeziyetçiliğin birbirini dışlayan kavramlar olmasından kaynaklanır. Türkiye’de merkeziyetçi politikaların daha iyi sonuçlar doğuracağını düşünenlerin sayısı hiç de az değildir. Bu sebeple özerklikle ilgili tartışmalar, aynı zamanda, farklı yöndeki politikaların karşı karşıya geldiği bir arenadır. İkinci neden, Kürt sorunudur. Bu husus, özerklik tartışmalarının dalga boyutuyla ilgili bir meseledir. Bu ikincisinde, siyasal özerklik ile yerel yönetimlerin özerkliği tartışmaları birbirine karıştırılmaktadır. Mesele netleştirilmediği sürece, bu tartışmalardan yararlı sonuçlar elde edebilmek pekmümkün değildir. Diğer taraftan bu karışıklığın devam etmesi,
merkeziyetçi yaklaşım taraftarlarına önemli bir rant sağlamaktadır. Üç bölüm halinde tasarlanan bu kitapta, ilk bölümde, tartışma zemini netleştirilmeye çalışılmaktadır. Özerkliğin birbirinden farklı durumlar ve kurumlar için kullanıldığı, tek tip bir özerkliğin değil, farklı yönelimlere ve niteliklere sahip özerkliklerin olduğu ortaya konulmaktadır. Ayrıca her bir özerklik tartışmasının, öncelikle kendi bağlamında yürütülmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Türkiye’de yerel yönetimlerin özerkliğini zayıflatan hususlar neler, merkeziyetçiliği ayakta tutan araçlar hangileri? Türkiye’de yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve sorunlarının çözümü için, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, tek başına yeterli sihre sahip midir? Bu kitapta bu ve benzeri sorulara cevap aranıyor.