Mill başlıca eseri olarak kabul edilen Özgürlük Üzerine'de temel sorunsallar olarak bir yandan liberalizmin ana ilkesi olarak gördüğü bireyciliği ele alırken diğer yandan da demokrasi temelinde özgürlükler sorununu irdeler.
Daima özgürlük kaygısı içinde olan Mill 19. yüzyılda demokratik yönetim sistemlerinin yaygınlaşmasıyla baş gösteren "çoğunluğun despotizmi" konusuna özel bir önem vermiştir. Seçimle gelen hükümetler çoğunluğun görüşleriyle biçimlendiğinden azınlık grupları ile bireylerin ezilebileceğinin tedirginliğindedir. Ayrıca siyasi despotizm kadar korkutucu bulduğu diğer bir tehlike de kamuoyunun toplumsal despotizmidir. Demokrasi özgürlükleri ve bireysel hakları garanti altına aldığı sürece değerlidir. Bu nedenle tüm iktidarın tek elde toplanmasını büyük bir tehlike olarak görür ve ideal bir yönetim biçiminin yöneticilerin sınırlı yetkilere sahip olmasıyla mümkün olabileceğini savunur. Mill'e göre otokrasi veya aristokrasi üzerinde yükselen bir yönetime ne kadar güvenilebilirse çoğunluğun mutlak iktidarına da o kadar güvenilebilir. İdeal yönetim mekanizması özgürlükler ile hakları garanti altına alabilmek için frenleme veya sınırlama yöntemleriyle denetim altına alınmalıdır. Böylece iktidarın kötüye kullanımının önüne geçilmiş olunur. Bunlar sadece özgürlükler ile demokrasinin değil uygarlığın gelişmesi için de zorunlu olan mutlak koşullardır.
Kısacası Özgürlük Üzerine günümüz dünyasını anlamak ve analiz etmek için kılavuz niteliğinde bir baş ucu eseri ve aradan geçen zamana rağmen değerinden bir şey kaybetmek bir yana önemi daha da artan bir klasiktir.