Son yıllarda çokça tartışılan ve ilgi çeken dini ve mistik tecrübe meselesi hem bir yaşam tarzı hem de farklı bir bilme tarzı olarak işlev görüyor. Dinî ve mistik tecrübelerde görülen en önemli sorunlardan biri, aşkın olan bir varlığın insan tarafından nasıl tecrübe edileceğidir. Bu durum, onun imkânı ve doğruluğu/geçerliliği problemini de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla bazı araştırmacılar, bu tür tecrübelerin tamamen kişiye özel, bilinçaltının ya da sosyo-kültürel bir ortamın ürünü olduğunu; bazıları ise dinî tecrübelerin ortak bir özünün olduğunu, dolayısıyla bunları tamamen öznelliğe mahkûm etmenin yanlış olacağını iddia etmişlerdir. Bu tartışmalar, sorunu epistemolojinin özellikle öznellik ve nesnellik tartışmalarının alanına çekmekte ve konuyu bu kıskaç içerisinde ele almayı gerekli kılmaktadır.
Elinizdeki çalışmada özellikle irdelenmeye çalışılan sorun, dinî ve mistik tecrübelerin öznel veya nesnel olup olmadığıdır. Okuyucu ilk olarak, dinî tecrübenin tanımı, mahiyeti, özellikleri ve epistmeolojisi ile buluşacak, daha sonra ise ayrı ayrı bölümlerde ele alınan öznellik ve nesnellik iddialarını ve ilgili bölümün içinde bunların eleştirilerini görme imkânı bulacaktır.