Amerikalı bir kadın gazetecinin II. Dünya Savaşı'na uzanan yıllarda Paris ve Berlin arasında geçen sürükleyici yaşam öyküsü... Paris'e Son Tren Nazilerin giderek güç kazandığı ve ufukta savaş tehlikesinin belirdiği bir dönemde Avrupa'da dış haberler muhabiri olarak görev yapan Rose Manon'un öyküsünü anlatıyor. Amerika'nın küçük bir kasabasında doğan Rose New York'ta bir gazetede iş bulup düşlerini kovalamaya başlar. Gazetenin erkek ağırlıklı haber merkezinde kısa bir süre sonra kendini kanıtlar. Bu arada ailesinin kendisinden gizli tutmaya çalıştığı bir gerçeği yarı Yahudi asıllı olduğunu öğrenir. Ünlü bir savaş muhabirinin önermesiyle gazeteciliği Avrupa'da sürdürmeye karar veren Rose görevi dolayısıyla bir süre Paris'te sonra Berlin'de yaşar. Colette ve Janet Flanner (Genêt) gibi dönemin ünlü aydınlarıyla dostluk kurar; bu arada gönlünü bir direnişçi sanatçıya kaptırır. Üçüncü Reich gücünü ve baskısını artırdıkça olaylar akıllara durgunluk verici bir hızla gelişir. Kendini kıskıvrak yakalandığı bir terör dehşeti içinde bulan Rose aynı zamanda yüreğini parçalayan bir seçim yapmak zorundadır. Elinizden bırakamayacağınız bitirdikten sonra da etkisinden kurtulamayacağınız olağanüstü bir roman...