20. yüzyıl emek servet mülkiyet hür teşebbüs tam serbestlik ve bunların siyasî felsefî hukukî boyutları üzerinde yoğunlaşmaların asrı olmuştur. Belli yönetim biçimlerini ifade eden düzenler bunlara göre şekillenmiş ve insanlık bu yönde nice tecrübeler yaşamıştır. Elbet her şey halen de yerini bulmuş sayılamaz. Yeni farklı arayışlar ya da farklı renk ve çizgiler gündemi işgal edip duracaktır.
Kur'an ve son elçi Hz. Muhammed (s.a)'in getirdiği o öğretileri ve sonrasında gelişen anlayışları görme günümüzle mukayeseler yapma noktalarında bu mütevazı çalışma kendi ölçüsünde bir imkân bahşedebilir. Getirilen öğretide insana bakış ve bu felsefe kendi tefekkür ve bakışını hukuk ve ahlâk olarak emek ve kesb/kazanç hayatına da taşır. Burada iş veren ve işçi olarak hasım taraflar yoktur ve her biri diğerine "velî nîmet" olanlar vardır. Maddî ve mânevisiyle kazanç/kesb peşinde koşma
Kur'an'da insana yüklenen bir mükellefiyettir. Bu noktada tasavvufî bakış üzerinde de durulmuştur.
Selçuklu'da kurulup Osmanlı'da; iş hayatı diğer ilişkiler teşkilatlanma ve işleyiş yönleriyle Futuvvet'i kat kat aşan Ahîlik'in o iş ve meslek ahlâkı günümüzde de bütün çalışma hayatımızı ve ihtiyaç duyduğumuz yeni bir zihniyet ve şekillenmeleri ihya gücüne sahiptir. Emek açısından Ev hanımlığı kadın işçiler için Peygamber zamanında getirilmiş ilkeler çocuk işçiler meselesi de konularımız arasındadır. Emek ortaklıkları iş/emek hayatının kendi içinde insancıl bir dayanışma gerçekleştirmesi
ve bu çerçevede de belli bazı mağduriyetleri paylaşma yönündeki fıkhî bakış ve ilgili müesseseler teşkili de konularımızdır. Emekçi hayvanlar da vardır ki Peygamber'in onlar için getirdiği haklar bile bize çok şey anlatır.