Popüler kültür halka değil bireysel tüketiciye seslenir. Gazetelerden dergilerden filmlerden müziklerden TV'lere uzanan bir çizgide hem bir ortaklık beğenisi şekillenir hem de ortak olmama potansiyeli (yani elit olma hali) popüler kültür tarafından küçümsenir hatta aşağılanır. Popüler kültür ile elitler arasındaki ilişki açıkça hasmanedir.
Bu kitaptaki yazılar bu hasmane ilişkinin nedenlerini araştırırken Türkiye modernitesinin pek tartışılmayan bir yönüne bakmaya çalışıyor. Bu da "çevre" modernleşmesi ya da "aşağıdan yukarıya" doğru modernleşme diye tanımlayabileceğimiz bir modernleşme kipi. Bu modernleşme kipini basitleştirerek "kültürel modernleşme" ve ona hasım olan merkezi elitlerin modernleşme anlayışına yine basitleştirerek "siyasi modernleşme" dersek popüler kültürün yeri ve önemi ortaya konulabilir. Türkiye popüler kültürü başlangıcından itibaren ve sürekli olarak "çevre" kültürlerden beslenmiş ve onların beğenilerini yansıtmıştır. Bu beğeniye olan aydın tepkisi ise merkezi elitlerin siyasi otorite ile olan yapısal bağını açıkça ortaya koyar.
"Televole"ye olan aydın tepkisi basit bir estetik tepki olmaktan çok siyasal bir rahatsızlığın ifadesidir. Kitaptaki yazılar "çevre" kültürlerine olan "siyasi" tepkiyi sorgularken giderek güçlenen ve "merkezileşen" popüler kültürün ("halk zevkinin") geleceğin Türkiyesi'ndeki yerini de bulmaya çalışıyor. Popüler kültür merkezileştikçe "direnen" tarafını yitirmekte ve hızla merkezdeki kültüre eklemlenmektedir. "Çevre" kültürlerin muhafazakar değerlerini de taşıdığı için şunu rahatlıkla iddia edebiliriz: Şu an ki haliyle Türkiye popüler kültürü yeni şehir mekanında muhafazakarlığın en önemli kaynak ve dayanaklarından biri olmuştur.