Mustafa Güven’in kederle yan yana gelmiş, ustalıkla yolunu çizmiş kelimeleri, dönüşsüzlüğün ‘çıt çıt’ sesleri eşliğinde ulaşıyor bize Ruhların Kırıldığı Vakit’te. Çocukluğunda yaşadığı kırılmalarla yuvarlanmaya başlayan kar topu, yaşadığı açmazlarla bir çığ olup düşüyor kahramanımızın üzerine. Her adımında kayboluşunu ve çözümsüzlüğünü derinliğiyle harmanlayan Rıza’nın kalbimize doğru attığı adımlarla okuyoruz romanı. Müthiş bir okuma keyfi sunan Ruhların Kırıldığı Vakit, edebiyat dünyasından sürprizler de barındırıyor.
Biraz boşluk bulunca Özdemir abiye döndüm.
“Abi, sen Lavinia gidince ne yaptın?”
“O gitmedi aslında, ben gittim. İki yürek aynı coğrafyada kesişmiyorsa gitmeli. Benim elimde o, ona olan sevdam, bir de ceketim vardı. İkisini orada bıraktım. Sevdam kalmıştı geriye. Onu da şiirlerimde sakladım.”