Sanat tarihi konusunda yazılmış birçok eserin ortak yanı, her sanat akımının bir önceki sanat akımına bir tepki olarak ortaya çıkmış olduğuna yaptıkları vurgudur. Bu, doğru olmakla birlikte hayli eksiktir; çünkü tarih boyunca sanat, siyasetle, bilimle, felsefeyle, iktisatla ve hatta dinsel inançlarla etkileşim içinde olmuştur. Bu kitap sanat akımlarının devinimini de bu ilişkilerle birlikte ele alıyor.
Bu arada ilk soyut resmin yapılışından günümüze yüz yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen birçok sanat izleyicisinin soyut bir eserle karşılaştığında sorduğu “Bu eser ne anlatıyor?” sorusuna da bu ilişkiler çerçevesinde yanıt veriliyor; soyut bir esere nasıl bakılması, soyut bir eserde ne görülmesi ve ne anlaşılması gerektiği anlatılıyor.
Sürekli tartışılan bir konu da “Sanat sanat için midir, yoksa toplum için midir?” sorusudur. “Sanat, sanat içindir” görüşü bireysel, yalnızca sanatçı ile sanat eserinin alıcısı ilgilendiren bir görüşken, “Sanat toplum içindir” görüşü siyasetle, propaganda ve algı yönetimiyle, dolayısıyla da sınıf mücadeleleriyle ilişkilidir. Bu iki görüş arasındaki çatışma da süreç içinde, bu ilişkiler bağlamında ele alınıyor.