Erenköy eşrafından Emin Bey, ailesini ve şehrin bir nişanesi olarak gördüğü evini koruyabilmek için bahçesine bir kuyu açtırmak ister. Ancak şehrin değişimine karşı bir direniş halini alan bu isteğin, kendisine getireceklerinden habersizdir.
Şehir Yıkılırken, dev bir şantiyeye dönüşen İstanbul’da sıkışıp kalmış, geçmişini korumak isteyen Emin Bey ve onun bir arada tutmaya çalıştığı ailesinin hikâyesini anlatırken şehirle birlikte değişen değer yargılarının, insanı sürekli ve daha çok kazanmaya iten ihtirasın yaşanılan yıkımın asıl sorumlusu olduğunu gösteriyor bizlere.
Nuri Sincanlı, Şehir Yıkılırken’de şehrin en küçük parçası olan mahalleye ve semt insanlarının hayatına odaklanırken okuru kendisiyle yüzleşmeye, şehrin hafızasını, silüetini ve mahalle dokusunu korumaya çağırıyor.