Sevgili yeğenim,
Bu oyuncaklar artık senin. Ziyaretime gelirken yanına alırsan beraber oynarız. Çelik çomağı beceremem, ip atlayamam, bunları bekleme. Ama misketi hızlıca atar, taşları ustalıkla toplarım. Ne dersin?
Büyük halanın evinde yalnızca Paşa dededen kalma antika eserler yok. Oymalı bir sandık içinde misketler saklı. Güler Ekiz, apartmanlarda, bilgisayar ekranlarında kaybolmuş çocuklarımızı sokaklara davet ediyor. Unuttukları oyunları onlara hatırlatmak için aralarına karışıyor. Misket, birdirbir, beştaş, körebe, seksek… Hele bir yarışmanın tadını alsınlar, telefona bakmaya zamanları olmayacak.
Mahalle aralarında yer mi kaldı, demeyin sakın. Yeter ki sakladığımız oyunları çıkartalım gün yüzüne. Cennet teyze, eline boyayı alıp geldiğinde duvarlar masmavi, her yer oyun alanı.