İbrahim Sadri… Uzun, hüzünlü sessizliğini bozuyor ve “Sepia” ile geri dönüyor. “Sepia”da yine hüzün, yine ayrılık, yine sevdalar, yine kentler ve öteler var… Şairin ötelere açılan gözlerinden kalbine akan ve oradan da Sepia olarak varlık alanına düşen dizeler… Kimi zaman dize formatında kimi zaman düzyazı. Ama hep duygu yüklü... İbrahim Sadri yine yüreklere dokunuyor… Sevdalara, ayrılıklara, kavuşmalara ve hasretlere dair…
SEPİA
Kırgın bir gül
Ansızın sofalarda sesin
Arkasından ağlanılan
Bir resim gibisin
Kanar ya bazen derininde bir yer insanın
Cam kırığıdır batar ya hatıraların
Solaksındır sakarsındır
Aslında arkasındasındır bütün yaşadıklarının
Bir resim gibisin
Kahverengi
Sepia
Solgun sonbahar tadında
Soğuk havalarda çay içilen küçük tabureler üstünde
Köşebaşı kasaba kahvehanelerinde
İçinden şehzadeler mor cübbeli dervişler geçen hikayelerin
Akşam lakırdılarında bir efsane olur arkanda bıraktıkların