Sevgilim Güzel Hasine'm 27 Temmuz 1922'de Ordu'nun Yatsıyurt yaylasında 33 yaşında şehit düşen Osmanlı Türk yüzbaşısı Doktor Şerafettin Bey'in ondan uzakta İstanbul'da iki yaşındaki kızı Tomris ile haber bekleyen eşi Hasine'ye yazdığı özlem ve aşk dolu mektuplardan oluşmaktadır. Bu mektuplar çoğunlukla kişisel yazışmalar olmakla birlikte devam eden Kurtuluş Savaşı'mız ve o dönemin sosyal koşullarını da gözler önüne sermektedir. Satırlar arasında yakılan yıkılan şehirlerimiz kasabalarımız köylerimiz; ölümler yaralılar çekilen sıkıntılar üzüntüler sevinçler günlük yaşamın ağırlığı tasası ve bütün bunlardan daha fazlası dile gelmiştir.
Genç yaşta şehit düşen Doktor Yüzbaşı Şerafettin Bey'in şiirleri hikâyeleri ve piyeslerinin ancak çok az bir bölümü dönemin gazetelerinde yayımlanmış olsa da büyük çoğunluğu kendi el yazıyla defterlerde saklı kalmıştır. Bu kitapta bir araya getirilen ve kendi hayatına ışık düşürdüğü gibi yurdumuzun 1911 ile 1922 yılları arasındaki durumuna da tanıklık eden 18 mektubu "unutuşun tunç kapısı"nı aralayacaktır. Eşi Hasine ile evlenmeden önceki mektuplarında genç bir Tıp okulu öğrencisinin aşkını güçlüklere engellere karşın sevgisini ve sevdiceğini bırakmayışındaki inadını 1918'de evlendikten sonra da görev bilinci ile Anadolu'nun çeşitli yerlerinde ve cepheden cepheye koşusunu azmini yurt sevgisini satır satır duyacaksınız.
"Gidiyorum Hasine; fakat seni severek seni düşünerek kalbim senin için çırpınarak gidiyorum. Hayalin gözlerimin önünden gitmiyor. Geceleri seni rüyalarımda görüyorum. Seni kalbimde fikrimde ruhumda taşıyarak gidiyorum..."
Mektuplar 90 yıl boyunca önce eşi Hasine sonra kızı Tomris'in çekmecelerinde saklı kaldıktan sonra şimdi gün yüzüne çıkıyor.