Son dönem Osmanlı âlimlerinden olan M. Zâhİd Kevserî 1863 yılında Kafkasya'dan göç ederek Düzce'ye yerleşen bir aileye mensuptur. İlmiye sınıfına müntesip olan babası Hacı Hasan Efendi kendi ismiyle anılan köyün (bugünkü Çalıcuma) kurucusudur. Kevserî 1879 yılında bu köyde doğmuş İlk öğrenimini babasından almış ibtidâiye ve Rüşdiye tahsilini Düzce'de tamamlamıştır. Yüksek öğrenimini 1893 yılında geldiği İstanbul'da değişik medrese ve ders halkalarında 1904 yılında tamamlamış iki yıl kadar sonra müderrislik İmtihanını vererek ders-i âm sıfatıyla Fâtih Câmü'nde ders vermeye başlamıştır.Kahire'ye yerleşmesinde burada bulunan ilmi atmosferin canlılığı önemli bir etken olmuştur. İkinci Şam dönüşünden bir yıl sonra Mısır Devlet Arşivleri'inde (Dâru'l-Mahfûzâti'l-Mısriyye) mütercim olarak göreve başlamıştır. Kevserî Kahire'de bulunduğu süre İçerisinde 1952 yılında vefatına dek ilim dünyasıyla sıkı bîr ilişki içerisinde olmuş birçok öğrenci yetiştirmiş yayınladığı eserlerle İlim ve fikir çevrelerinde önemli bir etki icra etmiştir. İrili ufaklı pek çok kitapçık ve makaleleri yanında çok sayıda nadîde eserin tahkik ve yayınlanması aracılığıyla ilim dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. Geleneksel İslâmî ilimlerin hemen her alanına gösterdiği İlgi ve vukûfiyeti eleştirel bakış açısı görüşlerini paylaşan veya muhalif olan dönemin İleri gelen pek çok ilim adamı tarafından teslim edilmiş oları Zâhid Kevserî'nin ilim dünyasıyla olan münasebeti oldukça geniş bir coğrafyayı içine alır.Kevserî'nin düşünceleri kaleme aldığı çok sayıda eser ve ileri gelen Öğrencileri sayesinde yayılmış ve ilmi değerini hala korumaktadır. Eserlerine yapılan atıflar düşüncelerini konu alan çok sayıdaki makale yüksek lisans ve doktora tezleri bunu açıkça göstermektedir.