Siz bu satırları okurken ben sigara kokan ellerimi yıkamakla meşgul olacağım kesin... Hello'lar diye başlayan bir dünyam var... Ucu bucağı olmayan hayal dünyasında gezinirim çoğu zaman kendi kendime... Hemşire hanım da o hikâyenin başkahramanı... Beni benden alıp ıssız bir adaya düşsem yanıma alacağım tek şeyden ibaret... Manavın ya da Pazar tezgâhındaki pazarcının üç kuruş fazla kazanmak için araya sıkıştırdığı çürük domates gibi bazen ömrümüz... Hiç kimseye söyleyemediğim sözlerim var(dı). Taa ki biri gelip beni bulana kadar... Kelimelere pileli etek giydirip sokak arasında ip atlayan çocuk muamelesi yapana dek... Ben yazarken hiç sıkılmadım çünkü her bir kelimesini doya doya yaşadım bazen hazımsızlık yaptığı da oldu ama sade soda içtim hemen geçti. Çok fazla anlam yüklemeyin cümlelerime ağır geliyor çünkü... Hayat hikâyem on iki yıldır artık zoraki yazılan dizi senaryolarına dönmeye başladı... Bugüne kadar yazdıklarımı hiç okumadım. İlk defa 'Ne yazmışım?