Tüm yaşamını edebiyata adayan Blanchot modern Fransız yazınındaki en esrarengiz metinlerin yazarı olarak nam salmıştır. Her ne kadar kritik yazılarında kurgusal eserlerini dolayımlı olarak aydınlatmış olsa da bir miktar karanlık yapıtında her zaman yer buluyor gibidir. Yine de Blanchot Joyce'un aksine "okunamaz" metinler ya da Mallarmé gibi müzikal metinler yazmaz. Blanchot'nun kurgusal eserlerinin dolayımsız açıklığı okuru metnin anlamının metnin içinde ulaşılabilir olarak bulunduğu beklentisine yönlendirir. Blanchot için okuma ve yazma birbirlerinden ayrılamaz eylemlerdir ve Blanchot bir yazardan önce okurdur. Eseri başta Hegel'le sonra Heidegger Nietzsche Levinas ve Bataille'la diyalog oluşturur.
Blanchot kuşkusuz Hegel diyalektiğince temsil edilen sonunda her şeyin Mutlak Bilgi çerçevesinde yeniden ele alınacağı uyarısını önemsemiştir. Hegel tarihin bir sona ulaşacağını iddia eder; sistemin amacı bu amaca ulaşmadaki süreçle birleşecektir. Tüm Blanchot külliyatı Hegel felsefesinin ana ilkesi olan ve tarihin sonunda olduğu ima edilen türdeşliğin önlenemezliğinin reddi olarak görülebilir. Bu anlamda her Blanchot eseri bir diğerini önceliyor ya da tamamlıyor gibidir. Yüceler Yücesi'nde "tarihin sonu"nu tartışan Blanchot Son İnsan'da aynı meseleyi ele almayı sürdürür.