“Bir defasında yanına gittiğimde, Sultan Efendi, evin mutfağında soğan ve patatesleri ayıklıyordu. Bunlar pazar artıklarından toplanmış çoğu çürük çarık şeylerdi. Kendimi tutamadım. Gözlerim doldu. ‘Oğlum, sarayda yaşadım. Hizmetkârlarım vardı. Ama gör, bak, şimdi ne haldeyim! Cenâb-ı Hak, bizi imtihan ediyor. İnşallah bu imtihanı kazanırız’ dedi...”
Sultan II. Abdülhamid’in son zevcesi Behice Sultan’ın, Napoli’de sürgün hayatı yaşarken, kendisini ziyarete gelen genç doktora talebesi Enver Ören Bey’e söylediği ve kuvvetli bir imanın tezâhürü olan bu sözleri, bugün kolay kolay kim söyleyebilir? Zevcesi böyle olanın, kendi acaba nasıldır?
Bir Çerkez beyinin kızı… Saraya alınmış… Devrin en kudretli hükümdarlarından biriyle evlenmiş… Zevci tahttan indirilmiş… Güzelliği ve zekâsı yanında, cesareti ile de tanınmış… Bu yolda başına çok işler gelmiş… Evlat acısı yaşamış… Yokluk çekmiş… İftiralara uğramış… Nihayet 40 sene vatanından ayrı bırakılmış...
Dünya bağının güzünü de baharını da tatmış; neşenin de gamın da rüzgârını görmüş bir şahsiyet…
Elinizdeki kitap, Behice İkbal Efendi’nin bir film senaryosunu andıran hayatını anlatıyor.
Sultan Abdülhamid ailesinden en çok kimi severdi?
Cihan Harbi’nin kopacağını rüyada nasıl görmüştü?
Cinayeti haber veren kuş…
Ne yer, ne içerdi?
Bronşiti nasıl tedavi ederdi?
Dindarlığı…
Sultan Abdülhamid’e dair nice bilinmeyenler bu kitapta…