Oysa ben içimi şiirlere döktüm. Ruhumu anlayan kimsem yoktu. Büyüklerim talihimin şeklini biçip, üzerime kundaktayken giydirdi. Okutmadılar ki beni. Ne güzeldi hayallerim… Gazeteci olma hayallerimi hayat şartlarım telef etti.
İnşaat yıkıntılarında ekmek savaşı veren babanın “Tenekeci Kızı” şimdiki şiirlerin tek sahibi.
Adımı gurbete gelin giderken, babamın göğsünde “Hicret’e” değiştirmem tesadüfen değildi.
İtiraz etmek kimin haddi? İki aylık oğlana, doğar doğmaz “kadın” yapmışlar beni. Ben yazmasaydım şayet, kimler çözebilirdi içselleştirdiğim bunca derdi? Ah bu olmaz olası töreler ve beşik kertmesi illeti! Bir yanı berdel, diğer yanı insanın yaşarken katili… Ben ölmedim. Ama yaşadığımda söylenemezdi.
Koynuma anlattığım dertlerim boyumu aştığında başladım dizeler yazmaya. “Al bu senin kocan” diyen kadere inat duygular döşedim sayfalara. Keşke verdiğim emeklere değseydi.
Kendini bilmez biri, çoğu kadın gibi benim de duygularımın ve yıllarımın katili.
İzmir gariban çocukluğum, Almanya gurbet,
Erkekler ihanet, Şiirler cennetimdi.
Yazarımız Habibe DİRİCAN'ın kaleminden "SÜRGÜN HİCRET" isimli ŞİİR kitabı 2. BASKI Aysima Yayınları kalitesi ile çıktı