Osmanlı İmparatorluğu'nun Viyana sefiri Sadullah Paşa 18 Ocak 1891'in ilk saatlerinde doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayarak hayata veda etmişti. Yer Viyana'daki sefaret binasıydı. 53 yıllık hazin bir yaşam Osmanlı diplomatlarında çok görülmeyen bir şekilde intiharla noktalanmıştı.
Birikimli dil bilen ufku açık ve Avrupa'yı yakından tanıyan bir bürokrat olan Sadullah Paşa 1860'lı yıllarda Bâbıâli Tercüme Odası'nda birlikte çalıştığı Namık Kemal ve Abdülhak Hâmid Bey Maarif Nezareti'nde bir dönem birlikte görev yaptığı Cevdet Paşa gibi önemli edip ve yazarlarla dostluğunu hep korumuş kendisi de Tanzimat dönemi edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olarak kabul edilmişti.
I. Abdülaziz'in hal' edilip V. Murad'ın tahta çıkarılmasından sonra mâbeyn başkâtipliğine getirilen II. Abdülhamid tahta çıktıktan sonra ise uzun yıllar hep yurtdışında görevlendirilen Ayastefanos Muahedesi ve Berlin Konferansı gibi çok önemli diplomatik görevler üstlenen Sadullah Paşa ayarında bir bürokrat intihar noktasına nasıl gelmişti? "Sürgün sefir"in trajik sonunda Sultan II. Abdülhamid'in bir payı var mıydı?
Prof. Dr. Ali Akyıldız'ın Sadullah Paşa hakkında bulabildiği tüm evrakları arşiv belgelerini yazıları mektuplaşmaları tarayarak kaleme aldığı ve çeşitli soruların cevaplarını aradığı bu değerli biyografi çalışması "Tanzimat dönemi aydınlarının bu ilginç ve fakat mazlum sima"sını tüm yönleriyle tanıtarak yakın tarihimizle ilgili önemli bir boşluğu dolduruyor.
Akyıldız'ın eserin sonuna eklediği Sadullah Paşa'nın tespit edilebilen bütün mektup yazı ve şiirleri de Tanzimat döneminin bu önemli edibinin nesir ve şiir konusundaki kabiliyetini gözler önüne seriyor.