Bu eserde, “Kahus” adıyla bilinen, daha sonraları kronolojik olarak “Kahus Han”, “Kral Kahus” ve en sonunda “Tangrı Kral” adını alan yarı insan-yarı tangrının hayat hikâyesi konu edinilmiştir.
Kimi zaman “tangrı kral”, kimi zaman ise “tanrı kral” olarak farklı dillerde farklı telaffuzlarla seslendirilen veya sembolize edilen, yarı insan yarı tanrı görülen ve kabullenilen tangrı kral mı toplumu yarattı, yoksa toplum mu tangrı krala muhtaçtı? Bu ikilemin cevabına ulaştığımızda benliğe ulaşacak mıyız? Yoksa yeni tanrı krallar bulmaya, bu alışkanlığı miras olarak gelecek nesillere aktarmaya devam mı edeceğiz?
Toplum bir insanı kendine tanrı addederse, sadece o nesli kaybetmiş olur, eğer bu kişi toplum nezdinde tanrı olarak bedenen ölürse gelecek nesilleri de kaybeder.