Yaşamının son yıllarında Atatürk kendi haleflerine "Kuzeyden gelecek tehlikeye karşı dikkatli olun" diyerek vasiyette bulunmuştu. Bu vasiyetin ne kadar önemli olduğu çok geçmeden doğrulandı. İkinci Dünya Savaşı'nın ilk aylarından itibaren Sovyetler Birliği Türkiye'ye karşı isteklerini ileri sürdü. 1939-1940 yıllarında SSCB Almanya ile birlikte Türkiye'ye karşı planlarını daha sonradan müttefikleriyle birlikte uygulamak istiyordu. Fakat ABD ve özellikle de Türkiye ile müttefiklik ilişkisi içinde bulunan Büyük Britanya bu planlara yanaşmadı. Sonuçta Türkiye Batı-Doğu çatışmasının ilk mücadele alanına dönüştü.
1944 yılı Kasım ayında SSCB'de Boğazların ortak denetimine ilişkin değişik varyantları içeren teklifler hazırlandı. 1945 yılı Mart ayında yirmi yıllık tarihi olan dostluk ve tarafsızlığa ilişkin Türk-Sovyet Anlaşması feshedildi. Daha sonra SSCB Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarına karşı yönelmiş istekleri ileri sürdü. Tüm bunlar kısa bir süre sonra soğuk savaş'ı Stalin dönemini karakterize eden psikolojik savaşı başlattı. Okuyuculara sunulan bu çalışma söz konusu savaşın yaşandığı 1945-1953'lü yılların dramatik olayları üzerine kurulmuştur.