“Banaji’nin kendine özgü gibi görünen ama aslında
son derece sofistike ve özgün tarihsel analiz yaklaşımı,
günümüz akademisyenleri için sadece hoş bir teşvik ve
meydan okuma sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda
onlara uzun yıllar boyunca düşünecekleri çok şey
sunuyor”
Marcel van der Linden
Kapitalizmin küresel tahakkümünü tesisi –hem meslekten
olmayanlar hem de Marksist tarihçiler tarafından– hâlâ
büyük ölçüde 18. yüzyıl Britanya’sında belirleyici atılımını
yapan sanayi kapitalizmiyle ilişkilendirilmektedir.
Tarih Olarak Teori’yle tanıdığımız Jairus Banaji bu yeni
çalışmasında yüzyıllar öncesine gidiyor ve bu sıçramadan
önce, emeği ve üretimi dünya ölçeğinde şimdiye kadar
nadiren takdir edilen bir ölçüde yeniden düzenleyen uzun
erimli bir eğilime dikkatleri çekiyor: “ticari kapitalizm”.
Merkezinde sadece Avrupa’nın olduğu bir resimden çıkıp,
çok merkezli, sınırların akışkan olduğu, canlı modern
öncesi dünyanın kapılarını aralıyoruz. 8. yüzyıldan beri
Guangzhou’da ticaret yapan Müslüman tüccarların
kantonlarını, 1216’da İskenderiye’de kaydedilen 3000
Avrupalı tüccarı, Konstantinopolis’in ve daha sonra
İstanbul’un ticari hâkimiyeti için savaşan Cenevizlileri,
Venediklileri ve İspanyol Yahudilerini tanıyoruz. Karşımızda
sürekli hareket hâlinde olan, birbirine bağlı ve sanayi
öncesi kapitalizm tarafından giderek daha fazla tahakküm
edilen bir dünyanın zengin ve küresel bir portresi
beliriyor. Banaji’nin çizdiği manzarada, Avrupa’nın dünya
egemenliğine yükselişi eşsiz bir dehaya işaret etmez,
daha ziyade ticari kapitalizmin devlet gücü ile belirgin bir
şekilde kaynaşmasından doğan yeni bir biçimin yükselişini
gösterir.
“Jairus Banaji, akıllara durgunluk veren birikimi, farklı
dillerdeki olağanüstü tarihsel malzemelere hâkimiyeti
ve kabul görmüş dogmalara karşı kuramsal açıdan
sofistike bir meydan okumayla, kapitalizmin ortaya
çıkışına ve çeşitlerine dair sürükleyici, düşündürücü ve
gerçek anlamda küresel bir hikâye sunmak için pek çok
Avrupa-merkezci anlatıyı yerinden ediyor.”
Laleh Khalili